otel dekorasyon

başa dön

Tasarım Duygusu

"doğa" ya saygı ile yaklaşan, ondan referans alan,
onu koruyan, 
onunla bütünleşen,
onu yok etmeden eklediklerimizle daha da yaşanası kılan/kılacak olan projeler oluşturmak.

Merhaba,

Bu sayıda ne hakkında yazsam diye düşünürken, geçen sayılarda neler hakkında sizlerle paylaşımda bulunduğumu irdeledim. Belki bu şekilde daha kolay bulabilirim diye düşündüm konu başlığını. Uzun zaman oldu yazmaya başlayalı Projem'de. Konular da çok çeşitlendi tabi bu arada. Bazen yüzümüzü güldüren ürün tasarımları, bazen mimari, bazen tasarım yarışmalarından ödüllerle ayrılan tasarımlar, bazen 'doğa', bazen 'doğal' tasarımlar oldu üzerinde konuştuklarımız. Bu başlıklar dışında ne paylaşabilirim diye sorgularken,aslında son zamanlarda hakkında en çok konuşmak istediğim konunun 'doğa'l tasarımlar olduğunu farkettim yeniden. Uzunca bir zamandır konu hakkında düşünmem, araştırmam, deneyimlemem ve 'doğa'nın üzerimizdeki müthiş gücünü içselleştirmem de sanırım bunda etken. Ama ne üzerine yazacaktım bu sefer?  "Doğanın ürün tasarımları üzerindeki etkisi" değilde, "mimari ve doğa" mı olmalıydı mesela bahsedeceğim? Sonra bir fikir geldi aklıma! Bu ay gündemimi oldukça meşgul eden ve beni mesleki anlamda bir o kadar da mutlu eden bir olay ( şimdilik sürpriz, birazdan paylaşacağım :) ) bahsetmek istediğim konu yani ' doğa' ile birebir örtüşüyordu. Aynı zamanda geçmiş sayılarda bahsettiğim bir başka konu ile de ilişkiliydi. 'Tasarım yarışmaları'... Yani bir taşla iki kuş vuracaktım. Tek tereddütüm bugüne kadarki paylaşımlarım kendimle alakalı olmamıştı. Bu sefer konunun odağında aslında meslek insanı olarak olacak olmam bir soru işareti oluşturmuştu. Sonra bu tereddütümün de yersiz olduğunu düşündüm çünkü aynı paylaşımı öznesi farklı olsa da yapacaktım. Mesleki anlamda üzerime düşen görevlerden biri olduğunu düşünüyordum çünkü. Neydi bir mimar olarak üzerime/üzerimize düşen görevler peki?

Öncelikle, birey olarak bugün var olmamızın en büyük kaynağı ve yarın konforlu bir şekilde yaşamımızı devam ettirebilmemizin en büyük dayanağı "doğa" ya saygı ile yaklaşan, ondan referans alan, onu koruyan, onunla bütünleşen, onu yok etmeden eklediklerimizle daha da yaşanası kılan/kılacak olan projeler oluşturmak.

Hepsi bu kadar mı peki?

Tabi ki hayır! Bu bağlamda " özgünlük"ten de bahsetmek gerekecek. Bazen o kadar kaygı ile izliyorum ki ortaya konan ürünleri/projeleri! Hepsi standardize olmuş, bulunduğu yere, dokuya, iklime, sosyal çevreye duyarsızlaşmış, müşteri/kullanıcı odaklı olmaktan da öte, müşteri/kullanıcı yönlendirmesi ile çoğu zaman mesleki ödünler verilerek yapılan ticari projeleri. İşte bu noktada da daha da kaygılanıyorum mesleğimin gidişatı ile ilgili. İdealist ve duyarlı mimar ve tasarımcıların varlığının bu mesleği daha da onurlandıracağını, daha ileriye götüreceğini de biliyorum çünkü ve kendi adıma üzerime düşeni bu anlamda yapmaya çalışıyorum ve çalışacağım. İdealizmin ne kadar tatmin edici olduğu konusu ise tartışılabilir tabi ki. Hangi noktadan baktığımıza göre de değişir. Ben mesleki tatmini her zaman birinci sıraya koymuş biri olarak bundan hiç hayıflanmadım ve hiçbir zaman doğruluğunu da sorgulamadım. Ama tabi ki bu mentalitedeki mimar  ve tasarımcıların da daha çok yüreklendirilmeleri gerektiğini de hep düşündüm. Burada en büyük rol de neyi, neden ve ne şekilde isteyeceğini bilen/bilmesi gereken müşteri/kullanıcıya düşüyor!

Mesleki tatmin boyutunda, güzel işler güzel ödüllerle taçlandırılıyor zaten. Bu yüzden "İyi ki tasarım yarışmaları var!" diyorum. En keyifli projelerimizi bu sayede oluşturabiliyor ve ilk günkü heyecanımızı hep ayakta tutabiliyoruz.

Sanırım lafı biraz fazla uzattım ve konuyu toparlamam gerekiyor. Ne demiştim? "Doğa" ve "tasarım yarışmaları" başlıklarını birarada bulunduran ve öznesinde yer aldığımız bir sürpriz vardı. İşte o:

Bu yıl ilki düzenlenen "Turgut Cansever Ulusal Mimarlık Ödülleri" kapsamında ortağım Arzu Yiğit'le birlikte başarı ödülüne layık görüldük. Yarışmaya katıldığımız projemiz ise, doğa harikası bir lokasyonda ve yukarıda bahsettiğim türden "doğa" ile entegre olan, ondan referans alan, onu koruyan kollayan, ona göre şekillenen, kullanım ömrünü tamamladığında da doğaya zarar vermeden geri dönüşebilecek olan bir proje. Derginin

ileriki sayfalarında projemiz yer alacağı için burada detaya girmek istemiyorum. Sadece bu sayı; biraz mutluluk paylaşma, biraz iç dökme sayısı olarak yazıyla dolsun, güzel/özgün projeler hep var olsun ve "doğa" da korunacak en değerli hazinemiz olsun diyerek sonlandırıyor ve hepinize kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum.