Amsterdam'ın çelik konstrüksiyonlu tesisi: Fletcher Hotel
Amsterdam'ın güneydoğusunda yer alan ve sürekli gelişen Meibergdreef şeridinde son yıllarda hızlı bir kent gelişimi gözlemleniyor. Ve bu gelişen bölgede konumlandırılan Fletcher Hotel projesi de lokasyon olarak adı geçen bölgenin güney girişinde kendini hemen fark ettiriyor. Tıpkı bir yön tabelası gibi kenti işaret eden gösterişli mimarisiyle bölgeye değer katıyor.
Etkileyici bir görünüm ve kompakt bir yerleşim
7000m2 alan içinde konumlandırılan silindir yapı formundaki tesisin çapı 24 metre. Binanın zemini sayesinde 60 metre yükselebilen bu kule yapı, önünden geçen karayolunda karakteristik ve ince bir siluet şeklinde yükseliyor. Mimari olarak tanımlandığında proje amacının çok yönlü bir yapı yaratmak olduğu belirtiliyor. Etkileyici bir görünüm ve kompakt bir yerleşim sayesinde dairesel olarak projelendirilen yapıda, herhangi bir konaklama tesisinin ihtiyacı olan her detay, ihtiyaçlara yanıt verebilecek şekilde mimarilendirilmiş.
En ufak alanların bile mümkün olduğunca verimli kullanıldığı projede, her kat, ana özelliklerine göre teknik olarak konumlandırılmış (servis bölümleri ve teknik alanların bodrum katına ve çatı katına konumlandırılması gibi).
120 odalı otelin tam ortasında bulunan merdivenlerin ve asansörlerin yapıyı tanımlayacak şekilde dairesel olarak sarmasına özen gösterilmiş. Mekanlar arası bağlantı, akıllı bir sistemle sağlanmış. Örneğin 16. katta bulunan 5 adet toplantı odasının, ihtiyaç duyulduğunda birbirleri ile rahatlıkla bağlantıya geçebilmesi sağlanmış. Bölgeye göre oldukça yüksek olarak tanımlanabilecek yapının kent ve panoramik doğa manzarasından maksimum seviyede faydalanabilmesi için hemen hemen tüm restoranlar yüksek katlarda konumlandırılmış.
Dış cephe ve aydınlatma ile kurgulanan estetik
Tamamı cam ve sırlı dış cephe kaplaması ve yuvarlak formlu pencere açıklıkları, tesisin bölgede son derece farklı ve şeffaf bir görüntü sunmasını sağlamış. Bununla birlikte, mavi LED aydınlatma dış kabukta ayrıcalıklı bir görsellik oluşturmuş. Aynı zamanda bu renk, cephenin gökyüzüyle güçlü bir uyum ve birliktelik kurmasını sağlamış.
Dış cephede yaklaşık 90 cm aralıklarla monte edilen baskılı cam levhalar, yüzeye görsel bir doyuruculuk katmış. Aynı zamanda bu şeffaf kabuğa dışarıdan gelen gürültüyü engelleme özelliği de yüklenmiş.
Yapının formu olan dairesellik, binanın dış kabuğunda da devam ettirilmiş. Lamine cam üzerine özel teknikle uygulanan mavi renkli daire formlu desenler, cepheye derinlik katmış. Özellikle geceleri, cephe kabuğu ve pencereler arasında uygulanan ışık sistemiyle de oldukça belirgin ve göz alıcı bir algının ortaya çıkması sağlanmış.
Dayanıklılığın simgesi çelik konstrüksiyon
Tesisin ana yapısı, beton ve çelik konstrüksiyon kombinasyonu ile oluşturulmuş. Çelik strüktür otel odalarının bölme duvarlarında, ara prekast beton zeminlerle bağlantılı tüm kat seviyelerinde kullanılmış. Çatı katına konumlandırılan bir teknik odanın tamamı çelikten inşa edilmiş. Otopark destek yapısı da betonarme istinat duvarları ve çelik sütundan oluşturulmuş.
Mimar: Benthem Crouwel
Yer: Amsterdam, Hollanda
Proje Ekibi: Jan Benthem, Peter Kropp, Okke van den Broek, Pieter Rijpstra, Volker Krenz
Alan: 7000.0 m²
Yıl: 2013