otel dekorasyon

başa dön
22 EYLÜL
5380 defa Okundu

Doğanın içinde, Doğanın formlarıyla Port River Hotel

Doğanın içinde, doğanın formlarıyla...

Port River Hotel

Bir yanı ormanlık alanın, diğer yanı sakinliğiyle içerisinde huzuru barındıran Manavgat Nehri'nin kıyısında bulunan Port River Hotel'in mimarisi Burcu Mimarlıktan Mimar Nadire Süzer'e iç mimari tasarımı da Tuba Soner Design Office'e ait.


Mustafa Süzer(İnş. Müh.) - Nadire Süzer(Mimar) - Seval Koç Cengiz(Mimar) - Cumhur Cengiz(Mimar)

 

13 dönüm arazi üzerine konumlandırılan Port River Hotel, 30.000m2'lik bir inşaat alanına sahip. Arsa konumundan dolayı yapı olarak uzun bir form taşıyan tesisin cephelerinden biri Manavgat Irmağı'na diğeri de denize açılmakta. Irmak cephesine doğru kademeli olarak azalan yapı formunu taşıyan mimari kurguda, tesisin girişi yani lobinin bulunduğu deniz tarafındaki blokta beş kat ve bir çatı katı mevcut. Manavgat Irmak cephesiyse A-B-C-D-E Blok olmak üzere 5 farklı bloktan oluşturularak kademeli olarak ilerlemekte.

Lobi bloğunda 18 metre çapında tasarlanan oldukça büyük kubbe, yapı mimarisinde farkındalık yaratan temel öğelerden biri. Bu kadar belirgin bir yapı elemanını mimari kurguya eklemenin nedeni lobi alanında ferah, aydınlık ve keyifli bir ortam yaratılmak istenmesi olmuş. Ve bu keyifli ortama eşlik eden çapı 4 metre, yüksekliği 10 metre olan aydınlatma elemanı, mekan bütünlüğünü tamamlamış. Yine lobi alanına, gökyüzündeki şeffaf görüntüyü mekan içine taşıyan iki farklı panoramik asansör konumlandırılmış. Bu sayede tesis konuklarının kendilerini özel hissetmeleri sağlanmış.

Arsanın konumu sebepli uzun cepheli ana yapıya dört adet servis merdiveni eklenmiş. Ve merdivenlerin tepe noktasına da dört farklı kubbe yerleştirilmiş. Geceleri dönüşümlü olarak farklı renklerle aydınlatılan kubbeler yapıya masalsı bir efekt yüklemiş.

Port River Hotel'in genel mekanlarında olabildiğince şeffaf cepheler kullanılmış. Bu sayede hem gün ışığından daha fazla yararlanılmış hem de ferah mekanlar yaratılmış. Öyle ki ana restoran alanının havuz kotundan bir metre aşağıda olmasına rağmen aydınlık bir ortam bile sağlanmış. Aynı şekilde kapalı havuzun üzerinde de bütünü kavrayacak şekilde 11.5m çapında yarım daire bir kabuk kubbe ve açık cephe kullanılmış.

 

İç mekan tasarımı Tuba Soner Design Office tarafından gerçekleştirilen Port River Hotel'in konseptinde, çevresinde bulunan doğanın doğal formları ilham kaynağı olmuş.

İç Mimar Tuba Soner'in yanı sıra genel inşaat koordinatörlüğünü ve şantiye sorumluluğunu Ahmet Muhtar Kutdemir'in üstlendiği proje tasarımında doğa teması özgün detaylarla buluşturulmuş. Tesis girişi, zeminde bütün lobiyi kavrayan ve içinde suyun hareketinden esinlenilmiş formları barındıran davetkar bir şekilde tasarlanmış. Mimariden gelen iki adet kolon, ahşap ile heykelimsi bir şekilde giydirilerek, tasarım elemanı haline dönüştürülmüş. Resepsiyon bankosunda onyx mermerin geçirgenliğiyle görsel bir şölen oluşturulmuş. Cam kubbeden homojen olarak yayılan doğal ışığın yanında, yine otel için özel olarak tasarlanan aydınlatma, bu görsel şöleni güçlendirmiş.

Tesis genelindeki hem hareketli mobilyalarda hem de tekstil renklerinde sadelik ve düz hatlar tercih edilmiş. Sabit mobilyalar ile mermer döşemelerinde doğa teması  güçlü bir  şekilde vurgulanmış.

Lobi bar alanına ilerlendiğinde, tesisin bütünlüğünü sağlamak için lobi zemininde kullanılan desen bu kez halı formunda parçalar halinde kullanılmış. Kolonlarda kullanılan doğal taş ve çiçek formuna atıfta bulunan desenler, altın rengi aydınlatmalarla tasarımı şık bir hale dönüştürmüş.

Ahşap görünümlü seramiğin mermer görünümlü malzemeler ile kullanılması da son derece keyifli ve sıcak oturma alanlarının ortaya çıkmasını sağlamış. Lobi barın karşısına konumlanmış kadın figürlü siyah kütüphane, mekandaki görsel etkiyi güçlendirmiş.

Ana restorana ulaşım, bodrum katta farklı kimlikler yüklenerek eğlenceli hale dönüştürülen koridorlarla sağlanmış. Her bir detayın özenle düşünüldüğü keyifli bir mekan olarak karşımıza çıkan bu alanın iç mekan tasarımında zemin ve tavan hareketleri birlikte düşünülmüş. Ve büfelerin konulduğu alanlara vurgular yapılmış. Büfelerin üzerinde yaprak formundan oluşan aydınlatmalar, proje için özel olarak tasarlanmış. Kullanılan aynalar dışarıdaki manzarayı içeriye taşırken, tavanda kullanılan çiçek formundan esinlenilmiş desenler de mekanı şık bir hale dönüştürmüş.

A'la Carte sokağı olarak tasarlanan, içerisinde iki adet A'la Carte'ın ve dükkanların olduğu bölümde ise her restoranın kendi kimliği dışarıya taşınmış. İtalyan A'la Carte için seçilen kumaşlar, renkler ve duvar kaplamalarıyla Akdeniz esintisi mekana yüklenmiş. Osmanlı A'la Carte'ta ise modernize edilmiş mermer görünümlü kolonlar ve formlar ile beraber bordonun vurucu hale geldiği tavan – duvar süsleri, klasik bir Osmanlı etkisini yansıtmış.

SPA, mini club ve eğlence merkezinin bulunduğu koridorda da doğa teması tercih edilmiş. Tavanda şimşirin kullanılmasına ek olarak duvar kaplama elemanları ve görsellerle eğlenceli bir hale dönüştürülmüş. Fuaye bölümünde uçan aydınlatmalarla mermerin yoğun kullanımı, duvar kaplamalarıyla dengelenmiş, bu da atmosferi şıklaştırmış.

Odalarda tesisin genel konsepti tasarıma yansıtılmış. Beyaz rengin baskın olduğu, ahşabın sıcaklığının vurgulandığı odalarda, duvarlarda kullanılan toprak tonları, mekandaki huzurlu ve dingin modu yükseltmiş.