Yalın mimari, deluxe konsept: The Sense De Luxe Hotel
Duruşuyla yalın ve mimarisiyle Avrupalı bir konsepte sahip The Sense De Luxe, modern yaşam ile zengin tarihin iç içe geçtiği Side’de 38.500 m2’de konumlanıyor.
Yatırımcı Emir Hotels’in turizm sektöründeki yolculuğu, kurucu merhum Sayın Arslan Zeki Demirci’nin 1987 yılında 70 odalık Karaelmas Hotel’ini kiralamasıyla başlar. Bugün gelinen noktadaysa; The Xanthe Resort&SPA, dünyanın lider tur operatörü TUI’nin üst segment konsepti olan Sensimar Side Resort & Spa ve son olarak bölgeye farklı bir kalite anlayışı katan The Sense De Luxe ile 2000 yatağa ulaşılır. Ve bölgenin lokomotif otel zincir markası haline gelinir.
Yatırımcı ve Yönetim Kurulu Üyesi Demet Demirci, bölgede yenilikçi tasarımın hâkim olduğu 374 odası ile konuklarına kapılarını açan The Sense De Luxe’ün, eski Emirhan Otel’in yıkılıp yeniden mimarilendirilmesi olduğunu aktarıyor. 2013’ün 10. ayında yıkım çalışmalarına başlanan tesisin, 2014’ün 9. ayında, yani oldukça kısa bir zamanda yeniden konuk ağırlamaya başladığını söylüyor.
Turizmde daimi bir yenilenme ve değişim yaşatılmalı...
Demet Demirci, turizmde rekabetin adının ‘yenilik’ olarak adlandırıldığının altını çizerken, tesiste yaratılan fark, yaşatılan konfor, hissettirilen rahatlık ne kadar yüksek ise o kadar güzel geri dönüşümlerin alınabileceğine değiniyor. Bu anlamda tesis yatırımcısı olmalarının yanı sıra daimi olarak burayı yaşadıklarının, dolayısıyla da sürekli bir yenilenmenin söz konusu olduğunu vurguluyor. The Sense De Luxe’ün kendi evleri gibi olmasından dolayı, eksiklere anında müdahale edebilme şansını yakalayabildiklerinin de altını çiziyor.
Yatırımcı, mimari ve iç mimari ekiple birlikte son derece pozitif geçen proje sürecinde, kendileri de tüm mimari konsepte dahil olmuş. Bölge tesislerinden son derece duru duruşuyla göze çarpan modern yapı konseptini de zaten onlar talep etmiş. ProjeCT Ofis’in kurucuları Mimar Ümit Yetkin Aytaç ve Mimar Oya Saydam birlikte çalışarak; oryantal havadan arınmış, ülke kültürünü yansıtan bir yapı ortaya çıkarılmış. Aynı şekilde MOB Mimarlık da iç mimari dekorasyonun hem proje tasarımını hem de uygulama sürecini üstlenmiş. Peyzaj Mimarisi’nde de Ankara Vista Mimarlık’tan Prof. Turgay Ateş ile çalışılmış. Tüm yaratıcı ekibin bir arada yarattığı sinerji, genel konseptin her alanda yaşatılabilmesini sağlamış. Proje çalışma süresince geçirilen dingin ve olumlu zaman dilimi, hem mimari hem iç mimari hem de peyzaj mimarisine yansıtılmış. Ve The Sense De Luxe, herkesi mutlu eden bir eser olarak Türk Turizmi’ne kazandırılmış.
Modernist Mimari doku ile farklılaşan ikonik bir tesis
ProjeCT Mimarlık, günümüz yaşamında teknolojik gelişimlerin artması ve bunun günlük hayata adaptasyonu dolayısıyla tüketimin de çoğaldığını ifade etmekte. Bu tüketimin yapılaşmada da kendisini gösterdiğini, hele turizm sektöründe bu hissedişin çok daha yüksek olduğunu düşünmekte.
“Kullanıcının dinamik ve hızlı bir şekilde değişmesi, içinde yer alacakları ve diğer alternatiflere tercih edecekleri yapıyı baskı altında tutmaktadır. Bu bağlamda tasarımcı da, yatırımcı ve acenta tarafından daha farkedilebilir olma konusunda etki altında tutulmaya çalışılmaktadır. Mevcut dokuda çoğunluklu bu bakış açısı egemen olunca, dokunun içinde modernist bakışa sahip bir yapının çaba harcamadan farklılaşması, ironik bir durum oluşturmaktadır.”
ProjeCT Mimarlık, yapıya anlam olarak yüklenmeye çalışılan simgeselliklerin, mimariyi gereklilikleri dışında yorduğunu düşünmekte. Bu yoğunluk; devamında kullanıcıyı, daha geniş ölçekte de tüm kenti etkilemekte. İşte bu noktada tasarım ekibi The Sense De Luxe Hotel projesinin temel çıkış noktasına, yapı fonksiyonlarının moderniteyle çerçevelendirilmiş. Bunda da yaşanabilir, anlaşılabilir daha bütünsel mekanlar oluşturulması merkeze alınmış.
Binanın düşeydeki hareketinde, açık alan kotundan oda katlarına yükselmeye başlandığında, katların birer topografik katmana dönüşmesi sağlanmış. Bu sayede yükseklik algısının kırılması ve plan bazındaki serbestlik vurgusunun arttırılması hedeflenmiş. Plansal bazda farklı açılar içeren tasarım kurgusu, düşeydeki dik açılı düzlemlerle entegre edilerek dengelenmiş.
Kurguda kolay algılanan bir yapı tasarımı hayata geçirildi.
Aynı işlevi ve ebatları içeren birimlerden oluşan tesis yapısının dışarıya yansımasında farklı bir dilin geliştirilmesi, mimari tasarımın çıkış noktası olarak görülmüş. Ve bu noktada cephede farklı ebatlarda çerçeveler kullanılmış. Fasadlardaki derinlikleri oluşturabilmek için de katmanlar görsel olarak ayrıştırılmış. Sonuç olarak normalleşme ve çağdaşlaşma ısrarında bulunan bu yapı çevresinde farklılaşan, kolay algılanan bir mimari tasarım kurgulanarak hayata geçirilmiş.
İhtişamın sadelikle simgeleştirilmiş iç mimarisi ile The Sense De Luxe Otel
The Sense De Luxe Otel’in dış mekandaki naif, dingin ve modern yapı dokusu, iç mekan tasarımlarında da sürdürülmüş. MOB Mimarlık tarafından tasarlanan ve uygulanan projede; şık, zarif ve abartıdan uzak bir ihtişam simgeleştirilmiş.
Dış mimaride izlenen yalın doku, tesisin ilk giriş anından itibaren devam ettirilmiş. Minimal ve modern duruşun ifadesi için, mobilya seçimlerinde karmaşadan uzak dingin bir mekan yerleşimi yapılmış. Zeminlerde uygulanan açık renkli parlak lamine parkeler, yüksek tavandan hareler şeklinde sarkıtılan zarif LED adınlatmalarla güçlendirilmiş.
Resepsiyon bankosunun, kullanılan siyah ve turkuaz tonlarında aydınlatılmış ONYX mermerle bu alanın odak noktası olması sağlanmış. Mavi ONYX taşlardan özel üretim bir çalışma olarak gerçekleştirilen resepsiyon bankosu üzerinde, boydan boya sarkıt aydınlatmalar kullanılmış. Kristal şeritler halinde simetrik olarak akan avizeler; mekanın modern, zarif ve duru dekore edilen algısını güçlendirmiş.
A’la Carte restoranlarda şık kurgulanan konseptlerin yanı sıra ince ve detay işçiliklerin uygulamasında, kaliteli ve elegans bir duruş yansıtılmış.
Ana restoran alanındaysa tesisin en dikkat çekici kolon ve tavan uygulaması gerçekleştirilmiş. Mekanda ilk bakışta göze çarpan, dingin kıvrımlarıyla doğanın stilize formlarını yansıtan ahşap uygulama, pek çok tesisten farklı bir tasarım efekti yaratmış. Zaten geneldeki tavan ve duvar hareketliliği, kimi zaman dekoratif aydınlatma kimi zaman da özel kaplamalar kullanılarak yaratılan farklı bir stlin çizgisi olmuş.
Lobi alanındaki Lobi Bar’ın bar bankosu olan pembe ONYX ise son derece nadir bulunan özel bir seleksiyondan elde edilmiş. Barın arka kısmında bulunan duvarın bir bölümü içten aydınlatmalı özel bir dekoratif malzeme ile kaplanmış. Bu da otelin hemen hemen her alanında kullanılan duvar hareketliliğinin devamı olmuş.
Tesis genelinin tamamı için tercih edilen doğal taş uygulamaları, The Sense’nin modern konseptine uygun seçilmiş; ancak renk ve dokularıyla özel doğal taş uygulamaları yapılarak, mekanlarda odak noktaları oluşturulmuş.
Farklı oda tiplerinde tercih edilen sade atmosferin yanı sıra saflığın ve temizliğin simgesi beyaz renk, özel tasarıma ve mükemmel dizayna sahip The Sense De Luxe’ün odalarında bir kez daha vurgulanmış. Ayrıca kırmızının çarpıcı efektiyle mekan sıcaklığı arttırılmış.