Dünyanın en önemli otel gruplarından biri olan Starwood Hotels & Resorts’un en lüks markası olan St. Regis, Türkiye’ye adımını Demsa Grup ile attı. Tarihi Maçka Oteli’nin yerine yapılan St. Regis de tarihi bir marka. St Regis’in temelleri 1904 yılına dayanıyor. Markanın kurucusu John Jacob Astor IV. Genlerinde geleneksellik, inovasyon ve lüks olan markanın İstanbul’daki oteli de bu miras üzerine inşa edildi. St. Regis İstanbul’un 118 odası bulunuyor. özel olarak tasarlanan üç Cosmopolitan Suit, bir Bentley Suit ve 185 metrekarelik sıra dışı bir kral dairesinin de dahil olduğu 14 adet Suiti bulunuyor. Otelde ayrıca yedi masaj suiti, üç havuz ve fitness merkezinin bulunduğu Iridium SPA’nın yanı sıra business center, toplantı salonları yer alıyor.

Lobinin duvarında pirinç ve pahlanmış cam detaylı, parlak lake cilalı vitrin dikkat çekiyor. Lüks otelin lobisinde ünlü Türk tasarımcı Devrim Erbil’in imzasını taşıyan göz alıcı bir avize kullanılmış. Otele girer girmez tüm dikkatleri üzerine çeken avize dünya markası Lasvit’e ait 343 cam panel kullanılarak tasarlanmış. Supernova” adını taşıyan görkemli avizede resepsiyonu bir bulut gibi sarıyor.

Lobiden, süite odalara kadar ve otelin diğer birçok noktasında Demsa Grup’un Sanat koleksiyonu sergileniyor. Botero, Sam Francis, Devrim Erbil, Bedri Baykam, Seçkin Pirim, Ahmet Gümüştekin gibi yerli ve yabancı pek çok sanatçının orijinal eserleri özel vitrinlerde sergileniyor.

Foto altı……

The St. Regis Istanbul’da superior odalar 42 ve 56 metrekare arasında büyüklüğe sahip. Odalardaki mobilyalarda Emre Arolat Mimarlık tarafından tasarlanmış.

St Regis İstanbul’da birçok ilke imza atıldı. Dünyanın lüks otomotiv markası Bentley ile yapılan işbirliği de bu ilklerden biri. İşbirliği kapsamında otelde Bentley Suite tasarlandı. Lüks ve performans tutkunları için tasarlanan Bentley ContinentalGT modelinden ilham alarak yaratılan süitin tüm mobilyaları da özel olarak tasarlandı.

St. Regis İstanbul’un terasında 21 sene boyunca Oscar ödül törenlerinin resmi partilerinin düzenlendiği ünyaca ünlü şef Wolfgang Puck’ın ikonik restoranı Spago da yer alıyor. Çağdaş bir tasarıma sahip olan Spago, Maçka Parkı ve Boğaz’a bakıyor. Tonozlu tavanı tam boy camlarla buluşan Spago’nun tasarımında ince işçilikli ahşap kalaslar, mozaik desenli zemin döşemeleri, siyah taş şömineler ve özgün oturma alanları dikkat çekiyor. Yerli mat taşların yanı sıra çinko, mermer, süet, ahşap ve deri gibi malzemelerin bir arada kullanıldığı dekorasyon, sanat eserleri ve fotoğraflarla dinamik bir görünüm kazanıyor.

Otelin içinde belirgin toprak tonları hakim. Kahverengi deri duvar kaplamaları, ceviz paneller, bronz rengi nişler ve mermer kullanımı ile lüks kavramı daha da belirgin hissediliyor. Geçmiş yıllarda Türkler arasında oldukça popüler olan vitrinler, modern dokunuşlarla sentezlenerek otelin birçok noktasında yerini almış durumda. Vitrinde Hiref tarafından tasarlanan objeler sergileniyor.

Otelin 160 kişilik balo salonu bronz kontrüksiyon üzerine oniks taş ve parlak lake cilalı abanoz döşemesiyle ihtişamlı bir duruş sergiliyor.

Otelin kral dairesi 185 metrekarelik büyüklüğe sahip. 62 metrekarelik bir terası bulunan kral dairesini çağdaş sanat eserleri süslüyor.