Her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü tüm dünyada kutlanan “Dünya Mimarlık Günü” kapsamında 3-7 Ekim 2016 tarihleri arasında düzenlenen Mimarlık Haftası Etkinlikleri sektörün yoğun ilgisiyle tamamlandı. Etkinlikler 5 günde 10 oturum, 50 konuşmacı ve 2.000’i aşkın katılımcı ile son buldu.
Yesim Kartaler - Burcak Madran - Aysen Savas - IlyasGultas
Şişecam Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren Şişecam Düzcam ana sponsorluğunda ve Türk Ytong sponsorluğunda düzenlenen Mimarlık odaklı bu özel hafta boyunca, Yapı-Endüstri Merkezi sahnesi farklı meslek alanlarından profesyonelleri ağırladı ve bu kez mimarlık, kullanıcıların gözünden mercek altına alındı.
Adliye Binaları, Engelsiz Tasarım, Eğitim Yapıları, Müzeler, Sağlık Yapıları, Turizm Yapıları, Kültür Yapıları, Yeniden İşlevlendirilen Yapılar, Medya Merkezleri ve Sinema ve Mimarlık gibi toplum hayatının kilit mekânlarının ele alındığı oturumlarda bu alanların kullanıcıları arasından seçilmiş uzman konuklar yapı ile toplum ilişkisini çarpıcı detaylarla aktardı.
Kullanıcı deneyiminin bir tasarımdaki en can alıcı faktör olduğunun altının çizildiği etkinlikler, projeleriyle tanınan ve büyük ilgiyle izlenen mimarların moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Mimarlık Haftası Etkinliklerine Türkiye Barolar Birliğinden, Dünya Engelliler Vakfı’na, alanında tanınan akademisyenlerden doktorlara ve sanat ve basın çevrelerinden önemli ve tanınmış isimler de konuşmacı olarak katıldı.
“Adliyeler adalet duygusunu yansıtmalı”
Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Av. Başar Yaltı, adliyelerin “adalet duygusunu yansıtan”, gelişime açık ve esnek binalar olması gerektiğini söyledi. Adliye binalarının ulaşımının rahat olması ve kreş gibi sosyal alanlarının bulunması gerektiğini belirtti. Zamanın kıymetli olduğuna vurgu yapan Av. Dr. Nevin Yurtman, adliyenin halkın istediği an ulaşabileceği yakınlıkta olmasını ve bunun toplumda güven ile adalet duygusunu yükselteceğini de ifade etti.
“Türkiye’nin atletik vücutlu erkeklere göre tasarlanmış”
“Ülkemiz bebekli, hamile, yaşlı ya da engelli insanlara göre değil 18-40 yaş arasındaki atletik vücutlu erkeklere göre tasarlanmıştır” diyen Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği Genel Sekreteri Hakan Özgül, engellilerin karşılaştığı zorluklara vurgu yaparak Türkiye’deki 1 milyon 525 bin 178 adet binadan sadece 3.380’inin yüzde 75 oranında erişilebilir olduğuna dikkat çekti.
“İlginç kullanışlı eğlenceli ve anlamlı”
Eğitim oturumunda “Nasıl bir eğitim, nasıl bir hayat istiyoruz” sorusunun tasarımdan önce mutlaka sorulması gerekliliğine vurgu yapıldı.
MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut; üniversitelerde öğrenciler için esnek alanlar yaratmanın önemli olduğunu kaydetti.
Yenilikçi Öğrenme Merkezi Kurucusu Kayhan Karlı derslerin ve bunların icra edildiği mekânların tasarlanırken artık 21. yüzyıl pedagojisine bakılması gerektiğini ve bu mekanların öğrenmeyi teşvik edici merkezler olarak değerlendirilmesinin önemini vurguladı. Bir eğitim yapısı ve eğitim süreci tasarlanırken 4 temel unsura dikkat edilmesi gerektiğini belitti. İlginç, kullanışlı, eğlenceli ve anlamlı…
“Üç hastaneye yatırım”
Sağlık yapılarının tasarımında orada görev yapacak personelin beklentilerinin ve vatandaşın ihtiyaçlarının dikkate alınmasının önemine vurgu yapılan Sağlık Yapıların oturumunda konuşan İstanbul Valiliği Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Kurucu Direktörü Gökhan Elgin, Kartal, Göztepe ve Okmeydanı’nda bulunan kamu hastanelerine toplamda 1 milyar 453 milyon liralık yatırım yapıldığını dile getirdi. Elgin, bu binaların kamuda ilk Leed Gold sertifikasını alacak hastaneler olacaklarını bildirdi.
“Binalar gazetecinin bağımsızlığını temsil etmeli”
Milliyet Gazetesi Köşe yazarı, SHOW Radyo ve RADYO VİVA Yayın Yönetmeni Özay Şendir, gazetecilerin sokaktan kopmamaları gerektiğini ancak şehir dışına yapılan plazalar ile bunun mümkün olmadığını söyledi. Diziler nedeniyle televizyonların eskisi kadar büyük stüdyolara ihtiyacı kalmadığını belirten Şendir, gelecekte haber merkezlerinin kalmayacağı öngörüsünde bulunarak medya binalarının idari ofisler haline geleceğini belirtti. Doğan Kitap Yayın Direktörü Cem Erciyes ise 90’lı yıllarda yapılan binaların medyanın gücünün simgesi olduğunu ifade ederek medya yapılarının insanları bir araya getirdiği oranla iyi yapılar olduğunu söyledi.
Habertürk Gazetesi Köşe Yazarı Serpil Yılmaz mevcut yapıların gazeteciliğin önüne duvar örmeye başladığını söyleyerek; “Gazetecilik saygın bir iştir. Gazeteci bağımsızlığı mabet gibidir. Binalar da bu mabedi temsil etmelidir” dedi.
“Mekanlarla flört etmek bir yönetmenin becermesi gereken ilk şey”
Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay’ın konuşmacılar arasında bulunduğu oturumda “Uçurtmayı Vurmasınlar” kitabının yazarı ve filminin senaristi, mimar, senarist, akademisyen Feride Çiçekoğlu mimarlıktan sinemaya geçiş sürecini ve distopik kent filmlerini anlattı. Çiçekoğlu, İstanbul’u distopya olarak tahayyül eden filmler arasında “Abluka” ile “Şarkı Söyleyen Kadınlar”ı gösterdi.
Auteur Sineması’nın Türkiye’deki en önemli temsilcilerinden olan yönetmen Derviş Zaim, yakında vizyona girecek mimariyle ilintili yeni filmi “Rüya”nın senaryo yazımı ve yapım sürecini paylaştığı konuşmasında; “Sinema zamanı ve mekânı tıraşlama sanatıdır” dedi. Filmlerinde Osmanlı, Bizans ve Selçuklu geleneğinden yararlanmaya çalıştığını dile getiren Derviş Zaim, son filmi “Rüya”da cami inşa etmeye çalışan bir kadın mimarın hikayesini anlatmaya odaklandığını söyledi. Filmi ‘mimarlığın sinemaya tercüme edilebilmesine dair bir girişim’ olarak nitelendiren “Tabutta Rövaşata”nın yönetmeni; “Rüya”nın senaryo yazımı sürecinde Osmanlı mimarisindeki tekrar ve varyasyonlardan ilham aldığını belirterek, mekân arayışının filmi inşa etme aşamasının en önemli safhalarından biri olduğunu ve mekanlarla flört etmenin bir yönetmenin becermesi gereken en önemli şey olduğunu vurguladı.
“Müze yapılarında mimarın rolü koordinatörlüktür”
Tetrazon Kurucu Ortağı Burçak Madran, mimarın müze yapılarındaki rolünün koordinatörlük olduğunu, esnekliğin ise ancak müzecilerle çalışılması durumunda sağlanabileceğini belirtti. Müzelerde saymakla bitmeyecek büyüklükte bir uzmanlar ekibi olması gerektiğini savunan Müze Sergi İşleri Kurucu Ortağı Yeşim Kartaler ise müzeyi oluşturan üç temel öğenin koleksiyon, mekân ve ziyaretçi olduğunu söyleyerek bir mimarın tek başına müze yapmasının imkansız olduğunu kaydetti.
“Mimarlar teknolojiyi takip etmeli”
YEM Mimarlık Haftası etkinliklerinin altıncı oturumunda ‘Kültür Yapıları’ mercek altına alındı. İKSV Tasarım Bienali Direktörü Deniz Ova, “Her yapının kendi içinde tanımlanmış ve tanımlanmamış alanları oluyor. Yaratıcı bir iş yaptığınızda bu alanları kendi işlevleri dışında nasıl daha farklı bir biçimde kullanabileceğiniz üzerine düşünüyorsunuz” diyerek örnek olarak bu yıl Tasarım Bienali’nde 3. yılını tamamlayacak olan Galata Özel Rum İlköğretim Okulu’nu verdi.
Tiyatronun genç kuşak temsilcilerinden oyuncu Onur Ünsal ise; “İzleyici doğru açıya yerleştirebilmek ve doğru akustik aslında bizim için en önemli unsurdur. Mimarın teknolojiyi ve yeni sanat akımlarını takip etmesi; en önemlisi de iyi bir gösteri sanatları izleyicisi olması gerekiyor” dedi.
Tarihi mekanların yeniden işlevlendirilmesi
Arhan Kayar hem mimarı hem de kullanıcısı olduğu Hasköy’deki şapka fabrikasından dönüştürülen Dream Design Factory yapısı ile ilgili; “Hasköy’deki şapka fabrikası tarihi bir bina değil. 1940’lı yıllarda yapılmış bir betonarme yapı. 2007 yılında binayı fonksiyonel olarak değiştirdik. Bazı proje gruplarını boş mekânlar içinde farklı olarak kullanabiliyoruz” dedi.
“Amaca uygun oteller yapılmalı”
Argos Yapı Genel Müdürü, Mimar ve Restoratör Aslı Özbay moderatörlüğünde yapılan “Turizm Yapıları”panelinde; Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre & Sergi Sarayı Genel Koordinatörü Güniz Atıs Azrak, Otel, Otelcilik Yatırımları ve Yönetim Danışmanı Mehmet Ata Tansuğ, Delicias Travel & Incentives Ortağı ve Yöneticisi İskender Çayla ve Seyahat Yazarı, Turist Rehberi ve Turizm Filmleri Yapımcısı Şerif Yenen deneyimlerini aktardı.
Güniz Atıs Azrak, İstanbul’daki kongre merkezlerinin belli bir amaca yönelik olarak tasarlandığını, sonrasında ortaya çıkan ihtiyaçlara yanıt vermediğini ve yapının pratik kullanımının engellendiğini kaydetti. Bu sebeple gelecek yıllarda tüm ihtiyaçlara yanıt verebilecek turizm yapılarının önemine değinen Azrak, işlevsel ve fonksiyonel çözümlerin turizm yapıları açısından oldukça önemli olacağını ifade etti.
SerifYenen - Mehmet Ata Tansug - Iskender Cayla - Guniz Atis Azrak - AsliOzbay
Otellerin çevre, doğa ve tarihi eserle uyumlu olması gerektiğinin altını çizen İskender Çayla ise Türkiye’de iyi otellerin inşa edildiğini ama bazı sıkıntıların henüz giderilemediğini dile getirdi. Seyahat Yazarı, Turist Rehberi ve Turizm Film Yapımcısı Şerif Yenen ise kimi turistin kültür kimi turistin dinlenme amacıyla ülkemize geldiğini belirterek, turizm yapılarının amaca uygun tasarlanmasının önemine vurgu yaptı. Yenen, doğal ve çevre ile uyumlu otellere ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Mehmet Ata Tansuğ ise; “Mimarlar trendleri izleyip bunları işverene ya da girişimciye anlatmalı. Sürücüsüz otomobile giden dönemin girişimlerini mimar adaylarından bekliyoruz” dedi.