otel dekorasyon

başa dön
23 HAZİRAN
2015 defa Okundu

Zamanın Durduğu Mekan: HOTEL DES BERGES

Zamanın durduğu mekan: HOTEL DES BERGES

Tasarımcı Jouin ve Manku, Hotel Des Berges tasarımını basit ve temel detaylarla sınırlandırmış ve konukların yenilenmesini sağlayacak bir sadeliği seçmiş. İki tasarımcı Alsas bölgesinde doğayla iç içe ve şehir hayatından kaçıp dinlenmek isteyenler için müthiş bir otel seçeneği yaratmış.

Fransa'nın doğusunda Alsas bölgesinde 600 nüfuslu Illhaeusern kasabası, usulca akan nehrin kenarına kurulmuş ve kartpostalı andıran bir resim veriyor. Kasabanın sonunda Haeberlin ailesinin 150 yıl önce kurduğu meşhur Auberge de l’Ill restorantı, 1967'den beri üç Michelin yıldızı ile Fransa ve Alsas'ın gastronomik mirasını sürdürüyor. Bugün, kızkardeşi Danielle Baumann ile çocuklarının yardımıyla mutfağı Marc Haeberlin yönetiyor. Marco Baumann ise hemen bitişikteki oteli işletiyor.

2007 yılında Marc Haeberlin ve Danielle Baumann, Patrick Jouin ve Sanjit Manku ile restoranın iç tasarımını yenilemek için anlaşmış. Bu işbirliği yıllara yayılan bir dostluğun temelini atmış. İşbirliği, Alsas bölgesinde doğayla iç içe ve şehir hayatından kaçıp dinlenmek isteyenler için müthiş bir otel seçeneği yaratmış.

Çağdaş bir ambar görünümlü bina

2016 yılında Danielle ve Marco, otelin kapasitesini artırmaya ve spa salonu gibi ilaveler yaparak genişletmeye karar vermişler. Mimari ve iç tasarımı Jouin Manku'ya ve onun birlikte çalıştığı Silvio Rauseo'ya emanet edilmiş. İki tasarımcı, bu güvene binaen dinlenme ve rahatlama mekanlarının tasarımı için tam yetkiyle işe başlamış.

Konukların büyük bir konukseverlik göreceği ve kendilerini evlerindeki gibi hissedebilecekleri bir mekan yaratma düşüncesiyle başlayan proje, örnek bir dinlenme ve rahatlama mekanına dönüşmüş: Zamanın durduğu tam bir dinlenme mekanı...

Proje, spa ve meditasyon merkezi ile Hotel Des Berges'nin konuklarına, Alsas'ın bir vahayı andıran güzel doğasının kalbinden gelen huzuru yaşatması amaçlamış. Tasarımcılar Jouin ve Manku, insanın hayallerinde yer edebilecek bir mekanı imgeleyerek, basit ve boyutu küçültülmüş bir dizaynla yeni bir bina tasarlamışlar. Otelde bulunan beş süit, bölgenin sakin ve korunmuş doğasını adeta konuklara taşıyor. Roma hamamlarından esinlenmiş mineral spa ve çok inançlı şapel mekanı spiritüel inziva için ideal bir yer haline getiriyor.

Otelin bu konsepti, mimari ve iç tasarıma yansımış: Otantik basitlik ve meditasyon. Jouin ve Manku, tasarımı basit ve temel detaylarla sınırlandırmış ve konukların yenilenmesini sağlayacak bir sadeliği seçmiş.

İlhamın bir kaynağı olarak otantik malzemeler
Proje tasarımında, Alsas bölgesinin eski büyük ambarlarının ahşap çerçevelerinden esinlenmeler var. Kullanılan malzemeler, doğal ve işlem görmemiş. Renk paletleri oldukça sınırlı. Ahşap meşe çatı, tüm mekan hacmi boyunca gri taş zeminin üzerinde uzanıyor.

Dışarıdan ağaçların arasından bakıldığında ziyaretçiler, binayı bir zarf gibi kuşatan ahşap çatıyı fark edebiliyor. Süitlere yine ahşap merdivenlerle çıkılıyor. Zemin katta ise binanın dışına doğru taşan sıcak su havuzu ile spa bulunuyor.

Odaların günışığı ile tasarımı

Yatak odalarında, otantik konsept devam ediyor. Yataklar, Manku tarafından özel olarak tasarlanmış ve odaların ortasında yer alıyor.
Odanın çatısının biçimi, odalarda geniş abajurlar gibi büyük objelerin kullanımı, masanın otelin bulunduğu bölgenin manzarasına hakim bir konumda olması gibi detaylar, odaların tasarımını vurgulayan ögeler.

Her odanın, dışarıda rahatlama sağlayan küçük bir terası bulunuyor. Bu alan, binanın ahşap çatısının biçimi sayesinde dışarıyı olduğu gibi gösterirken, içerinin dışarıdan görünmesini engelliyor. Banyodaki siyah taş malzeme tek parçadan oluşuyor. Buradaki kızaklı ahşap panel sayesinde konuklar, banyodayken bahçeyi ve nehri izleyebiliyor.

Beş yatak odası da gün ışığından tümüyle yararlanabilmek için geniş pencerelere sahip.

Spa des Saules

Bazı otellerde spa mekanları, rahatlamadan çok tedavi görüyormuşsunuz hissini verir. Oteldeki spa merkezi, Spa des Saules, bu hissin aksine konukların rahatlaması ve kendilerini iyi hissetmeleri için tasarlanmış.

Burada, duygulara hitap eden malzemelerin kullanımı ve nazik detaylar, otel projesinin otantikliği ile örtüşüyor. Spa merkezindeki tüm mekanlar, konukların kabul alanından soyunma ve tedavi odalarına ve son olarak kullandıkları rahatlama odalarına kadar bu konseptle dizayn edilmiş. Konuklar burada, olağandışı bir objeyle karşılaşıyorlar: Sıcak bir taş. Bu taş, otelin yapıldığı yerin organik bir formu olarak adeta heykel niteliğinde. Taş verdiği ısıyla, aynı zamanda konukların üzerine oturup rahatlamalarını sağlayacak bir formda. Ateşin içindeki bir çakıl gibi...

Spa merkezindeki farklı havuzlar farklı tasarım ve 13 dereceden 38 dereceye kadar değişen sıcaklıklarıyla konuklara farklı deneyimler yaşatıyor.

Hazırlayan: Sunay Gedik