‘Tasarım iyileştirmek için yapılır’
Nazar Şigaher
“Tasarım, doğru cevabı almak için doğru sormayı sormaktır.”
Akdeniz Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü son sınıfta okuyan öğrenciler tarafından düzenlenen “Tasarım Konuşmaları” etkinliğinin konuğu ünlü tasarımcı ve iç mimar Nazar Şigaher oldu.
İçmimar İlker Biner - İçmimar Burak Akay - Tasarımcı İçmimar Nazar Şigaher
İç Mimarlar Odası önderliğinde, Proje’m Dergisi ve AGT’nin sponsorluğunda gerçekleşen etkinliğin diğer konuşmacıları ise İçmimarlar Odası Antalya Şube Başkanı iç mimar İlker Biner ve Başkan Yardımcısı iç mimar Burak Akay idi.
Tasarım Konuşmaları etkinliği, profesyonel hayata atılacak olan son sınıf öğrencileri ile iç mimari konusunda profesyonel olmuş kişileri bir panel ortamında bir araya getiriyor. Öğrenciler konuklara sordukları sorularla hem mesleki hem de profesyonel çalışma ortamıyla ilgili konukların deneyimlerini dinleme fırsatı buluyor.
Proje’m Dergisi’nin sorularını da yanıtlayan Nazar Şigaher, tasarım süreçleri ve geleceği hakkında ipuçları veriyor.
Tasarım, tüm kabulleri bir kenara bırakarak kendi kabullerini yaratmaksa eğer, tasarımcının da yaptığı eylemi (tasarımı) kendince tarif etmesi gerektiğini düşünüyorum. Tasarım sürecinin içselleştirilerek tasarımın bir karaktere bürünmesi için bu bence gerekli.
Tasarımın tanımı olarak belirtebileceğim birçok söz var, soruya da bir tarifle başlamış oldum aslında. Tasarım için, doğru cevabı almak için doğru soruyu sormak tabiri en çok kullandığım tarif diyebilirim.
Tasarlanacak şeyin konusu aslında başlı başına bir hikayeden çıkıyor. Öğrenciler için kolay taşınabilir, uygun maliyette, az yer kaplayan bir kitaplık tasarlayacağım dediğiniz zaman, aslında başka şehirde üniversite eğitimi için gelmiş öğrencilerin hikayelerinin yaratmış olduğu ortak belleğin sonucu olan ihtiyaçları göz önünde bulundurmuş oluyorsunuz.
Tasarlanacak şeyi tarif eden özellikler, onun kullanıcılarının hikayelerinden ortaya çıkar.
Her tasarım bir soru ile başlar sonra o genel sorunun cevabını bulmak için bir sürü soru ve yanıt art arda gelir. Bu süreç tasarım profesyonellerinde çok hızlı gerçekleşmekte. Tanju Özelgin'in bana öğrenciyken şunu söylemişti; tasarım çok kollu teraziye benzer, estetik, maliyet, işlev vb. birçok kola farklı yüklemeler yaparak belli bir dengeyi ararsın. Bu dengeler yakalamak istediğiniz sonuca göre değişir.
Ben bu konuyu iki gurupta değerlendiriyorum. Birincisi doğada kolay çözünen, geri dönüşebilen veya geri dönüşümünde ve imalatında az enerji gerektiren malzemelerden imal edilen tasarımlar. Bu guruptaki tasarımlar görünürde çok doğayı çağrıştırmayabilirler ama gerçekte doğa dostu olanlardır. İkinci guruptakiler de doğadaki formlardan biçimsel olarak faydalanan ama gerçekte yukarıda bahsettiğim şartları yerine getirmediği için pek de doğa dostu olmayan tasarımlar. Kandırmaca gibi görünse de olumlu yanıyla bakmak gerekirse kamuoyu oluşturmak ve doğa ile ilgili hasasiyeti gündemde tutmak anlamında az da olsa faydaları oluyor bu tip ürünlerin. Tasarım iyileştirmek için yapılır, eğer gayemiz bir şeyleri daha iyi hale getirmekse doğa ile ilgili konularda duyarlı ve öncü olmamız gerekmekte.
Eskiden dönemler açılıyor ve daha keskin olarak kapanıyordu. Zaman ilerledikçe bu dönemlerin aralıkları kısaldı ve şimdi galiba iç içe geçti. Aynı zaman diliminde birçok dönemi, eğilimi bir arada yaşıyoruz. İçerisinde yaşadığımız dönemin belli alanlarda muğlak olmasını buna bağlıyorum.
Türkiye'nin tasarım geleceğinin geçmişten daha iyi olmasını umut ediyorum. İleride mesleki olarak daha fazla itibar göreceğini düşünüyorum.
Düşünmek + Özgürlük = Özgür Düşünme, yaratıcılık ile ilgili alanlarda olmaz ise olmaz bir şey. İleride Çin, tasarım ve sanatta daha iyi bir yere gelmek istiyorsa özgürleşmek zorunda ki bu yolda ilerliyor (eskisinden daha iyi en azından). Türkiye'de de gelecekte yaratıcı meslekleri besleyecek ortamın ve zihniyetin gelişmesi gerekmekte.
Merak etsinler, meraklarını gidermek için bilgiye ulaşsınlar ve üretsinler, durmadan.