Hamburg şehrinin yeni sembolü: Elbphilharmonie
Resmi açılışını NDR Senfoni Orkestrası'nın iki büyük konseriyle kutlayan ve eksiksiz şekilde tamamlanan yapı, Hamburg Şehir Parlamentosu’nun 2007 yılında onay vermesi ile başlamıştı.
Elbphilharmonie bir konser salonundan çok daha fazlası. Hamburg limanına getirilen yeni bir soluğun işaretçisi. Bina çevre ile bağlantısını kesmeden şekillerin ve renklerin iç içe geçtiği yapısıyla ve dalga şeklindeki çatısının da önemli katkısıyla oldukça samimi görünüyor.
Basel’li mimarlar Herzog & de Meuron ortaya merkezi bir fikir çıkardılar. Kırmızı tabanı ve beyaz parıltılı üstyapısı ile Elbifilharmonie’nin mimarisi alt tasarımının ağır, devasa olması üst tasarımının ise yarım ve dalgalı olmasıyla çelişkilere anlam katıyor. Batıdan bakıldığında bina ince, neredeyse kırılgan görünüyor ve yüksekliği 110 metreyi buluyor olmasına rağmen hiç zafer anıtını çağrıştırmıyor. Ancak doğudan bakıldığında bina yüksekliğinin az bir şekilde arkadan desteklendiği görünüyor.
Hareketli çatısı, düzgünce hizalanmış cam dikdörtgenlerden oluşan ön cephesinin düzenine hareket katıyor. Ön cepheye küçük pencerelerle noktalı bir görünüm kazandırılmış ve yer yer kıvrımlandırılmış. Cam yüzeyin, herkesin bildiği istikrarsız Hamburg havasını yansıtmasına özen gösterilmiş. Doğuda yağmur yağdığında ve batıda güneş yüzünü gösterdiğinde Elbphilharmonie her ikisini de hissettirmesi hedeflenmiş. Yapı, yalnızca görsel anlamda kalmayarak şehri bir araya getiriyor.
Elbphilharmonie’nin içinde bir otel, restoran ve özel apartların yanı sıra üç konser salonu bulunmakta. Merkez noktasında herkese açık 37 metre yüksekliğinde 360° şehir manzarası sunan meydana sahip bir plaza da yer alıyor.
Salonun iç dizaynı yüzyılların aşınmasından oluşmuş büyük bir mağaraya benziyor. Ön ve arka tarafın ayrılması geleneksel konser salonlarının terkedilmiş düzenini belirlerken, orkestra, hemen fark edilemeyen ayrıcalıklı koltuklar ile halk tarafından "çevrelenmiş" ambiyansı oluşturuyor. Yarı nişler ve kaya benzeri çıkıntıların üzerine yayılmış olan izleyiciler bir araya getirirken, salonun iç kısmını kaplayan kum grisi 10.000 alçı panelin her biri ayrı ayrı kalıplanmış. Oyulmuş çukurların her biri, yumruk boyutundaki tüm kraterler şekil olarak farklı olduğu için salonda ses her dinleyiciyi çevreleyerek yayılıyor.