otel dekorasyon

başa dön
22 NİSAN
2346 defa Okundu

Gabriel Evi restorasyonu

Gabriel Evi restorasyonu

Her sokağında geçmişin izleri sürülen, buram buram tarih kokan ve binlerce insan suretinin yansıdığı Beyoğlu'nda bir restorasyon projesi gerçekleştirildi… Projenin önemli yanlarından biri, restorasyonun 19. yüzyılın ünlü İtalyan mimarı Guglielmo Semprini'n gerçekleştirdiği bir apartmanda yer almasıydı.  

İstanbul'da göç olgusunun arttığı, kentin giderek büyüdüğü ve şehir yangınlarıyla viraneye dönen kent dokusunun yenilenme ihtiyacı doğduğu 19. yüzyılda, Osmanlı geleneğini sürdürecek mimari çalışmalar başlamıştır. O dönemde ünlenen mimarlar arasında yer alan Guglielmo Semprini de 1870-1912 yılları arasında Beyoğlu'nda pek çok yapının inşaatını üstlenmiştir. Hatta kendisinin Beyoğlu’nun hemen her sokağında bir yapı inşa ettiği de iddia edilmektedir. İşte "Gabriel Evi" de onun hayata geçirdiği apartman projelerden birinde yer almaktadır. Aynalı Çeşme Mahallesi'nde 100m2'lik kişisel bir dünya yaratan Atelye 70 projesi, tarihi apartmanın son katında, dönemin zenginlerine hizmet eden hizmetliler için  ayrılan alanında yer almaktadır.



Tarihi kalem işleri ve ahşap zeminler korumaya alındı.

Daire restorasyonuna çatı strüktüründen başlanmış ve özgün haline uygun olarak, yani ahşap strüktür algılanacak şekilde yeniden inşası gerçekleştirilmiş. Bir dönemin vazgeçilmezi kalem işlerinin ortaya çıkabileceği fikriyle, sonradan yapıldığı anlaşılan duvar sıvaları özenle sökülmüş. Pek tabii ki karşılaşılması kaçınılmaz olan ve bulunan kalem işleri hemen korumaya alınmış. Aynı şekilde tarihi ahşap zemin için de aynı işlemler yapılmış. Restorasyonun her aşamasında tarihsele duyulan saygıdan hiçbir şekilde ödün verilmeyerek dairenin yeni ruhu kurgulanmış.

 Kişisel keyfin odak noktasında mutfak yer almış.

Mimari proje ekibi bir yandan tarihsel kurguyu kaybetmeme çabası içindeyken, diğer yandan da ev sahibinin kişisel isteklerine ve yaşam tarzına odaklanmış. Dairenin kalbi olarak mutfak alanı belirlenmiş. Tezgahta koyu granit tonları tercih edilirken, doğal ahşap malzeme de yoğun olarak kullanılmış. Mekanın tamamında, olabildiğince sade bir tavır sergilenmiş. Gereksiz tüm ayrıntılardan kaçınılarak tasarlanan mobilyalar, hem ergonomi hem de dönem ruhunu yansıtan dairenin tarihselliğini örtmeyecek şekilde seçilmiş.

Yatak odasında kalem işi duvarlar ve rabıta zemin ön plana çıkartılırken, maksimum doğallık ön planda tutulmuş. Banyoda kullanılan açık tonlardaki mermer mozaikler, nispeten küçük metrekareye sahip alanda ferahlığı sağlamış.

Fotoğraflar: Emrah Aydemir